İnci Aral

İnci Aral 27 Kasım 1944 yılında Denizli’de doğmuştur. İlk ve ortaokula Bursa’da başlamıştır. Daha sonra parasız yatılı okuyacağı Manisa Kız Öğretmen Okulu’nda eğitimine devam etmiştir. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Resim-İş Bölümü’nden mezun olmuştur. İnci Aral Samsun, Manisa, İzmir ve Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlik yapmıştır. 1976 yılında öykü yazmaya başlamıştır. Bu öyküleri dergilerde yayımlanmıştır.

İnci Aral kitap olarak genelde öykü ve romanlar kaleme almıştır. Bu eserlerinde kadın-erkek ilişkilerini, sevgiyi, kadının kimliğini, bağlılık ve özgürlük sorunlarını işlemiştir. Eserlerinde insan ilişkilerini irdelemiştir. İnci Aral kitapları doğal, sıcak ve içten anlatımla yazmıştır. Genelde ilk kitaplarında görülen bu özelliği sonraki yılların verdiği bilgi birikimi ve tecrübeyle birleşmiştir. Bu sayede son dönemlerin çok konuşulan yazarları arasına girmiştir.

İnci Aral hikaye ve romanlarında sosyal, siyasi ve ailevi olayları başarılı bir şekilde kurgulamıştır. Kurgunun mükemmelliği canlı diliyle birleştirerek ortaya harika eserler çıkarmıştır. Yazdığı olayları postmodern yaklaşımla ele almıştır. Romanlarında akıcı bir anlatım mevcuttur. İç konuşma tekniğini başarıyla kullanmıştır. Eserlerinde dengeyi ustaca kurmuştur. Dilsel oyunlar ve geri dönüşlerle romanlara hareketlilik kazandırmıştır. Ayrıca yalın bir anlatımı tercih etmiştir.

İnci Aral romanlarında kadının toplum içindeki yerini araştırmıştır. Bu konu hakkında bazı yöntemler kullanarak belli mesajlar vermeye çalışmıştır. İnci Aral’a gelen en çok eleştiri eserlerinde kadınlara çok fazla yer vermesidir. Yazar bu eleştirilerin hiçbirine katılmaz. Çünkü O’na göre eserlerinde sadece kadınlara değil aynı zamanda erkeklere de yer vermiştir. Hatta bazı eserlerinde başkahramanlar erkek olmuştur. Kadınları daha iyi tanıdığı için ve öykülere kadının daha rahat girdiğini düşündüğü için kadın karakterlerle arasının iyi olduğunu savunmuştur.

İnci Aral ilk romanlarında kadın duyarlılığını, kadın kimliğini, kadınların erkeklerle olan ilişkilerini ve kadınların ahlaki değerler karşısındaki özgürlük sorunlarını anlatmıştır. Bu konuları yalın ve akıcı bir dille anlatmıştır. Ayrıca bu eserlerinde şiirsel üslubunu dilsel bir oyun haline getirmiştir.