Peyami Safa

Peyami Safa

Peyami Safa Yazar 2 Nisan 1899’da İstanbul’da doğdu. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noralyanın Koltuğu, Yalnızız gibi psikolojik eserleri ile Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında dikkat çekti. Yaşamı ve fikri hayatındaki değişimlerini kitaplarına yansıttı. Server Bedi takma adıyla birden çok roman yazdı. Cingöz Recai tiplemesini Fransız yazar Maurice Leblancın Arsen Lüpen tiplemesinden esinlenerek hayata geçirdi. Peyami Safa ve Eğitim Hayatı Çeşitli kurumlarda gazetecilik mesleğini yapmaya devam etti ve ağabeyi İlhamı Safa ile birlikte kültür haftası gibi çeşitli dergiler yayınladı. Şair İsmail Safa’nın oğlu olan Peyami Safa, serveti film şairlerinden olan babası ikinci Abdülhamit tarafından Sivas’a sürgün gönderildikten sonra hayatını kaybetmiştir. Babasız büyümenin vermiş olduğu ızdırap içinde dokuz yaşında kemik hastalığına yakalanan ve 17 yaşına kadar bu hastalığın vermiş olduğu farklı sıkıntıları yaşamış ve düzenli bir eğitim alamamıştır. Peyami Sefa 13 yaşında hayata atılmış ve ilk iş olarak posta telgraf nezaretinde memur olarak çalışmaya başlamıştır. 1914/1918 yılları arasında öğretmenlik 1918/1926 yılları arasında gazetecilik yapan Peyami Safa amcalarının yönlendirmesiyle edebiyata başlayarak hayatını yazıları ve kitapları ile kazanmaya başlamıştır. Asrın Hikâyeleri başlığı altında yayımladığı hikâyeleriyle dikkat çekti ve teşvik edici tepkiler aldı. Peyami Safa Çalışma Hayatı Yaşamı boyunca pozitivist, materyalist, mistik, milliyetçi, muhafazakâr ve benzeri tutumlar sergileyerek çeşitli değişimler yaşadı. Fransızca bilmesinin etkisiyle batı kültürü ve yenilikleri hakkında bilgi sahibi oldu. Eserlerinin çoğunda mekân olarak hep İstanbul’u seçti. Doğu ile batının karşılaştırılmasından hiçbir zaman vazgeçmedi. Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazetelerde eleştirel üslupla çeşitli yazılar kaleme aldı. Belirli bir dönem Cumhuriyet Halk Partisi’ne sonrasında Demokrat Partiye yakınlaştı. Peyami Safa çeviri ve hikâyeleriyle basın dünyasına girmiş daha sonra hikâyelerde gerçek bir başarıya ulaşamamıştır. Para kazanma kaygısından dolayı Bedi takma adıyla Cingöz Recai isimli polisiye roman dizisi yazmıştır. Peyami Safa ve Ailesi Peyami Sefa, Türk Musikisi Federasyonu, Güzel Sanatlar Birliği, Türk Felsefe Cemiyeti, Türk Dil Kurumu gibi sanat ve kültür kuruluşlarında faaliyetlerde kurucu olarak görev almıştır. Hayatın belirli bir dönemde değişiklik yaparak 1938 yılında Nebahat Erinçle evlenmiştir. Bu evliliğinden bir oğlu dünyaya gelmiştir. Peyami Safa ve Eserleri Polisiye bir çocuk romanı olan ilk kitabı Bir Mekteplinin Hatıraları 1913’te yayınlanmıştır. İlk edebi romanı Sözde Kızlar’ ın bir kısmı Sabah gazetesinde yayınlandıktan sonra kitap olarak basılmıştır. Kendi adıyla yayınladığı ve olaydan çok farklı psikolojik çözümlemeleri ağırlık verdiği yazıtları içinde en ünlü otobiyografik özellik taşıyan romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’dur. Bu romanı adına ithaf ettiği Nazım Hikmet’ le daha sonra farklı düşüncelere sahip olmaları nedeniyle kalem kavgaları yaşamıştır. Batıda muhasebesine ağırlık verdiği Fatih Harbiye, Sözde Kızlar, Bir Tereddütün Romanı, Matmazel Noralya’ nın Koltuğu, Yalnızız önemli romanlarından birkaçıdır. Peyami Safa’nın Türk romanına getirdiği asıl farklılık ve yenilik teknik ve teorik açılımlardır. Peyami Safa romanlarında birçok hastalığın toplumsal yozlaşma üzerinde manevi düzeydeki simgelerini kaleme almıştır. Peyami Safa Kitapları Peyami Safa eserleri arasında Gençliğimiz, Sözde Kızlar, Mahşer, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu gibi birçok roman kitapları ile birlikte hikâyeler, öykü kitabı ve Türk İnkılâbına bakışlar, millet ve insan, sosyalizm gibi birçok inceleme, deneme yazıtları, ayrıca sayısız ders kitapları da bulunmaktadır. Edebiyat ve siyaset tartışmalarının hep içinde bulunan yazar Nazım Hikmet, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin gibi birçok isimlerle polemiğe girmiştir. Yazar çok sevdiği oğlu Merve’yi askerlik hizmeti yaparken kaybedince büyük sarsıntıya uğramıştır. Bu olaydan birkaç ay sonra İstanbul’da geçirmiş olduğu beyin kanaması sonucu yaşamını yitirerek 15 Haziran 1961’ de Edirne Kapıda toprağa verilmiştir.

Peyami Safa Kitapları

Peyami Safa Yazar 2 Nisan 1899’da İstanbul’da doğdu. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noralyanın Koltuğu, Yalnızız gibi psikolojik eserleri ile Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında dikkat çekti. Yaşamı ve fikri hayatındaki değişimlerini kitaplarına yansıttı. Server Bedi takma adıyla birden çok roman yazdı. Cingöz Recai tiplemesini Fransız yazar Maurice Leblancın Arsen Lüpen tiplemesinden esinlenerek hayata geçirdi. Peyami Safa ve Eğitim Hayatı Çeşitli kurumlarda gazetecilik mesleğini yapmaya devam etti ve ağabeyi İlhamı Safa ile birlikte kültür haftası gibi çeşitli dergiler yayınladı. Şair İsmail Safa’nın oğlu olan Peyami Safa, serveti film şairlerinden olan babası ikinci Abdülhamit tarafından Sivas’a sürgün gönderildikten sonra hayatını kaybetmiştir. Babasız büyümenin vermiş olduğu ızdırap içinde dokuz yaşında kemik hastalığına yakalanan ve 17 yaşına kadar bu hastalığın vermiş olduğu farklı sıkıntıları yaşamış ve düzenli bir eğitim alamamıştır. Peyami Sefa 13 yaşında hayata atılmış ve ilk iş olarak posta telgraf nezaretinde memur olarak çalışmaya başlamıştır. 1914/1918 yılları arasında öğretmenlik 1918/1926 yılları arasında gazetecilik yapan Peyami Safa amcalarının yönlendirmesiyle edebiyata başlayarak hayatını yazıları ve kitapları ile kazanmaya başlamıştır. Asrın Hikâyeleri başlığı altında yayımladığı hikâyeleriyle dikkat çekti ve teşvik edici tepkiler aldı. Peyami Safa Çalışma Hayatı Yaşamı boyunca pozitivist, materyalist, mistik, milliyetçi, muhafazakâr ve benzeri tutumlar sergileyerek çeşitli değişimler yaşadı. Fransızca bilmesinin etkisiyle batı kültürü ve yenilikleri hakkında bilgi sahibi oldu. Eserlerinin çoğunda mekân olarak hep İstanbul’u seçti. Doğu ile batının karşılaştırılmasından hiçbir zaman vazgeçmedi. Cumhuriyet ve Milliyet gibi gazetelerde eleştirel üslupla çeşitli yazılar kaleme aldı. Belirli bir dönem Cumhuriyet Halk Partisi’ne sonrasında Demokrat Partiye yakınlaştı. Peyami Safa çeviri ve hikâyeleriyle basın dünyasına girmiş daha sonra hikâyelerde gerçek bir başarıya ulaşamamıştır. Para kazanma kaygısından dolayı Bedi takma adıyla Cingöz Recai isimli polisiye roman dizisi yazmıştır. Peyami Safa ve Ailesi Peyami Sefa, Türk Musikisi Federasyonu, Güzel Sanatlar Birliği, Türk Felsefe Cemiyeti, Türk Dil Kurumu gibi sanat ve kültür kuruluşlarında faaliyetlerde kurucu olarak görev almıştır. Hayatın belirli bir dönemde değişiklik yaparak 1938 yılında Nebahat Erinçle evlenmiştir. Bu evliliğinden bir oğlu dünyaya gelmiştir. Peyami Safa ve Eserleri Polisiye bir çocuk romanı olan ilk kitabı Bir Mekteplinin Hatıraları 1913’te yayınlanmıştır. İlk edebi romanı Sözde Kızlar’ ın bir kısmı Sabah gazetesinde yayınlandıktan sonra kitap olarak basılmıştır. Kendi adıyla yayınladığı ve olaydan çok farklı psikolojik çözümlemeleri ağırlık verdiği yazıtları içinde en ünlü otobiyografik özellik taşıyan romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’dur. Bu romanı adına ithaf ettiği Nazım Hikmet’ le daha sonra farklı düşüncelere sahip olmaları nedeniyle kalem kavgaları yaşamıştır. Batıda muhasebesine ağırlık verdiği Fatih Harbiye, Sözde Kızlar, Bir Tereddütün Romanı, Matmazel Noralya’ nın Koltuğu, Yalnızız önemli romanlarından birkaçıdır. Peyami Safa’nın Türk romanına getirdiği asıl farklılık ve yenilik teknik ve teorik açılımlardır. Peyami Safa romanlarında birçok hastalığın toplumsal yozlaşma üzerinde manevi düzeydeki simgelerini kaleme almıştır. Peyami Safa Kitapları Peyami Safa eserleri arasında Gençliğimiz, Sözde Kızlar, Mahşer, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu gibi birçok roman kitapları ile birlikte hikâyeler, öykü kitabı ve Türk İnkılâbına bakışlar, millet ve insan, sosyalizm gibi birçok inceleme, deneme yazıtları, ayrıca sayısız ders kitapları da bulunmaktadır. Edebiyat ve siyaset tartışmalarının hep içinde bulunan yazar Nazım Hikmet, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin gibi birçok isimlerle polemiğe girmiştir. Yazar çok sevdiği oğlu Merve’yi askerlik hizmeti yaparken kaybedince büyük sarsıntıya uğramıştır. Bu olaydan birkaç ay sonra İstanbul’da geçirmiş olduğu beyin kanaması sonucu yaşamını yitirerek 15 Haziran 1961’ de Edirne Kapıda toprağa verilmiştir.