George Orwell: 1984 - Kitabı Satın Al

George Orwell: 1984

1984 romanı, George Orwell tarafından 1947 ve 48 yılları arasında yazılmış ve yazarın Hayvan Çiftliği adlı romanından sonraki en ünlü romanıdır. Bu romanda yazar, siyasi bir sistemi eleştirmek istemiştir. Kimileri bu sistemin kapitalizm olduğunu düşünse de yazarın söylediğine göre bu sistem komünizmdir. Aslında romanın anlattıkları bakımından baskıcı herhangi bir siyasi sistemi eleştirmek için yazıldığı söylenebilir.

1984 distopik bir roman olarak kabul ediliyor. Distopik demek insanların istemediği ve de pek çok olumsuz özellik barındıran karanlık bir dünya anlamına gelir. Kelime anlamı olarak ütopiğin karşısında olan bu kavram romanda bütün insanların yoğun ve otoriter bir baskı içerisinde yaşadığı, sadece eylemin değil farklı düşünmenin bile yasaklandığı bir siyasi sisteme dönüşür.

Büyük Birader

1984 romanındaki siyasi sistemin başında Büyük Birader bulunur. Aynı zamanda Hükümet de bulunan bu sistemde Hükümet ve Büyük Birader’in söyledikleri dışında herhangi bir şeyi yapmak değil düşünmek bile kesinlikle yasaktır ve ağır bir şekilde cezalandırılır.

Romanın kahramanı Winston Smith ise bu devlette yaşayan ve Gerçek Bakanlığı’nda çalışmakta olan bir vatandaştır. Bu sistemde yaşamaktan aşırı derecede bunalmış ve rahatsız olmuş olsa da asla düşündüklerini ifade etmeyi düşünmez. Ülkenin bir bölümü sisteme bir nebze de olsa karşı çıkmış gibi duran ve alt sınıfların yaşadığı Proleterler adlı bir bölgedir. Onun için çok uygun görülmese de Smith bir gün burada dolaşırken bir dükkâna girer ve beğendiği bir defteri satın alır. Amacı, düşündükleri ve hissettiklerini ara sıra bu deftere yazmaktır.

Her Yerden Gözetleme

Romandaki devlet çok sıkı bir denetleme uygular. Herkesin evinde bir teleekran bulunur ve buradan evde yaşayan kişinin ya da kişilerin her yaptığı izlenir. Smith bu kameranın görmediği bir kör nokta olduğunu fark eder ve her gün bu kör noktada deftere bir şeyler yazmaya karar verir.

Yazmaya başladıktan sonra iyice gaza gelip “Kahrolsun Büyük Birader” diye bir cümle de yazar. Ama tam o sırada kapı çalar. Smith telaşlanır ve defteri saklayamadan kapıyı açar. Kapıyı çalan kişi karşı komşusu Bayan Parson’dur ve sadece ondan bir yardım istemektedir. Korkusu geçen Smith, kadına yardım ettikten sonra devlet dairesindeki işine geri döner.

Nefret Haftası

Winston Smith’in ülkesinde Hükümet ve Büyük Birader kesinlikle sistem karşıtlarına müsamaha göstermez. Sisteme karşıt olduğu düşünülen Emmanuel Goldstein’e karşı her yıl bir hafta Nefret Haftası düzenlenir.

1984 romanındaki sistemi daha da karanlık gösteren bu haftada ülkedeki herkes en başta Emmanuel Goldstein olmak üzere sistem karşıtlarına olan nefretlerini bu haftadaki etkinliklere katılarak göstermek zorundadır. Göstermeyen herkes sistem tarafından buharlaştırılarak yok edilir. Okyanusya yani Smith’in ülkesinde hem düşünmek hem de bir şeyler hissetmek yasaktır. Farklı düşünen ve herkese uyum sağlamayan herkes Düşünce Polisi tarafından hemen fark edilerek yok edilir.

Julia ve O’brien

Winston Smith’den sonra 1984 romanındaki baş karakterlerden birisi onun ofisinde çalışan Julia’dır. Aynı zamanda O’brien isimli kişinin de sistem karşıtı olduğunu düşünmektedir ama O’brien’la bu konuda hiç konuşmaz. Sadece bakışarak anlaşır ve birbirinin karşıt olduğunu anlarlar. Julia ile de konuşmadan anlaşmaya başlamıştır.

Proleterler Bölgesi’nde Julia ile Karşılaşma

Winston sıkıldığı her anda Proleterler Bölgesi’ne gitmeye başlar. Oradaki dükkanları gezer ve defteri aldığı dükkânın üst katını da merak eder. 1984 kitabındaki en önemli mekanlardan birisi de bu dükkânın üst katındaki evdir. Winston buranın gözetleme dışında kaldığını fark eder ve çok beğenir. Bu bölgeden tam çıkacağı sırada Julia ile karşılaşır.

Önce korkar ve Julia’nın kendisini Düşünce Polisi’ne ihbar edeceğini düşünür. Ama korktuğu başına gelmez ve sorunsuz bir şekilde evine ulaşır. 1984 romanının her satırında Düşüne Polisi korkusu kendisini belli eder.

Antika Dükkanındaki Buluşmalar

Okyanusya ülkesinde iki insanın birbirine bir şey hissetmesi ve birlikte olması yasaktır. Üreme devletin belirlediği sınırlar içerisinde herhangi bir hissiyat barındırmayacak bir şekilde gerçekleşir. Winston iş yerindeki bir koridorda yürürken Julia ile yeniden karşılaşır ve bu sırada Julia yere düşer.

Onu kaldırmaya çalıştığında ise elinde bir mesaj yazılı bir kâğıt bulur. Julia onunla gizli bir yerde buluşmak ister. Bu şekilde gizlice görüşmeye ve birlikte olmaya başlarlar. Bir süre sonra buluşmak için en uygun mekânın antikacı dükkanının üstü olduğunu düşünüp orada birlikte olmaya başlarlar.

Mr. Carrington

Antika dükkanının sahibi olan Mr. Carrington da 1984 kitabındaki ana karakterlerden birisidir. Tıpkı O’brien gibi Carrignton da sisteme karşıt gibi görünür. Bu arada Smith Emmanuel Goldstein’in örgütünü merak eder. Okyanusya ülkesindeki gizli ve muhalif bir yer altı örgütü olan Goldstein’in O’brien’la bir ilişkisi olduğunu düşünür. O’brien bir gün Smith’e bir sözlük bahanesi ile birlikte konuşma fırsatı yaratır. Bu arada kendisinin de Emmanuel Goldstein’in örgütüne dahil olduğu söyler ve Smith’le yakınlaşırlar.

Avrasya ve Doğuasya

Bir Nefret Haftası’nda Okyanusta ülkesinin en büyük düşman ülkesi olan Avrasya’ya olan nefret dile getirilir ve herkes ona karşı nefretini haykırır. Ama sonradan yapılan bir açıklamaya göre artık bu ülke Okyanusya’nın yanında ama Doğu Asya ülkesi Okyanusya’nın karşısındadır. Halkın da hemen bu değişikliği benimseyip bütün nefretini Doğu Asya’ya yöneltmesi gerekir. 1984 kitabındaki Okyanusya ülkesi yönetimi için bunlar normaldir. Onlar ne derse halk da onu benimsemek ve daha önce söylenenleri hemen unutmak zorundadır.

Gizli Ajanlar

Bu arada Smith, antikacı dükkanının üst katında Julia ile görüşmeye ve O’brien’ın kendisine verdiği Avrasya ile ilgili bir kitabı okumaya devam eder. Bu kitapta Okyanusya’nın tam karşıtı olan bir devlet sistemi anlatılır. Ama bir gün antikacı dükkanında Julia ile birlikte basılırlar. Çünkü duvardaki bir resmin arkasında bir tele ekran vardır ve her yaptıkları izlenmiştir. Smith’in dost sandığı Currington da onları ihbar eder ve Düşünce Polisi’ne teslim eder. Çünkü zaten kendisi de bir Düşünce Polisi’dir.

Islah Olma

Smith ve Julia tutuklandıktan sonra ağır işkencelerden geçip yapmadıkları bir şeyi bile itiraf edecek duruma gelirler. Bu sırada Smith, kendisinin koğuşuna gelen O’brien’ı da tutuklu zanneder. Ama aslında o da bir Düşünce Polisi’dir ve kendisine işkence eden ekiple birlikte çalışır. Smith’i daha da ağır işkencelerle korkutur.

1984 bir korku ve baskı romanıdır. Korku ve baskının insanları ne hale getirebileceğini anlatır. Smith ve Julia korkunç acılar içinde cezalarını çekerken her ikisi de birbirini ele vermek zorunda kalır. 101 numaralı oda hapishanede en korkulan yerdir. Buradaki ağır işkencelerle birlikte her ikisi de bir itirafçı olur ve farklı düşüncelerden tamamen arınacak hale gelene kadar işkence görür.

Cezaları bittiğinde artık ikisinden de geriye insanlık namına bir şey kalmamış ve tamamen bir robota dönüşmüşlerdir. Daha sonra bir araya geldiklerinde artık hissiz, Okyanusya kurallarına tamamen uyan birer vatandaş olmuştur. 1984 her iki karakterin de insanlıklarından sıyrılmış ve perişan olmuş bir şekle gelmesiyle sona erer.

George Orwell: 1984

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir