Paulo Coelho: Simyacı - Kitabı Satın Al

Paulo Coelho: Simyacı

Ailesi tarafından rahip olması istenen ve bu nedenle papaz okuluna gönderilen Santiago, okuldan kalan zamanını koyun sürüleri otlatarak geçirir. Endülüs’te yaşayan Santiago, Simyacı kitabının baş kahramanıdır.

Santiago

Santiago, peder bir babanın çocuğudur. Babası, Santiago’nun da din adamı olmasını ister. Oysa bir kiliseye hapsolmayı istemeyen Santiago, dünyayı gezmek, Mısır Piramitleri ve diğer yerleri, çölleri görmek ister. Ona göre yaşam kilisede ders görerek öğrenilemez. Endülüs’ teki hayatından oldukça sıkılan Santiago, kişisel menkıbesinin gerçekleşmesinin dünyayı ve hayatı öğrenmekle olacağına inanır.

Santiago Yola Çıkıyor

Rahip olmak istemediğini babasına söyleyen Santiago, gezginci olmak ister. Sonrasında okuldan ayrılır. Babası da dünyayı dolaşmasına izin verir ve Santiago’yu kutsar. Böylelikle Simyacı kitabının macerası başlamış olur.

Hayatının yolculuğuna çıktığını anlayan Santiago kalbinin sesini dinlemesi gerektiğini anlar. Yola çıktığında bir heybe kitabına, yamçıya ve bir miktar paraya sahiptir. Parayı babası koyun sürüsü alması için vermiştir. O da bir sürü alarak hayat amacına doğru yavaş yavaş ilerlemeye başlar. Koyunları takip ederek ilerleyen Santiago, bir kilisenin bahçesindeki incir ağacı altında uyurken rüya görür. Bu rüyada Mısır Piramitleri’ ne giderek bir hazine sahibi olmaktadır. Rüyasını falcıya anlatan Santiago hazineyi bulması için kendine de pay isteyen falcı kadına cevap vermez. Rüyalarına inanmamayı kararlaştırarak oradan ayrılır ve koyun sürüsüyle beraber yoluna devam eder.

Simyacı Hikayesi Burada Başlıyor

Falcı kadına inanmayıp kasabaya giden çoban, bir köşede kitabını okurken yanına ihtiyar bir adam gelir. Oturup ondan şarap isteyen bu adam daha sonra çobana okuduğu kitapla ilgili sorular sorar. Sorduğu sorulardan ve konuşmasından bilge olduğu anlaşılan bu yaşlı adam Santiago hakkındaki birçok şeyi bilir. Şaşkına dönen Santiago, bu yaşlı adamın Salem Kralı olduğunu öğrenir. Santiago’nun düşlerini ve hayallerini duyan Salem Kralı sanki bunları biliyormuş gibi görünür.

Santiago Salem Kralının Sarayına Gidiyor

Mısır Piramitleri gördüğü rüyasını yaşlı adama anlatan Santiago, adamdan öğürtler alır ve hayatın gizemleriyle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsa ona sürüsünün onda birini vermesi gerekir. Kendini Salem kralı olarak tanıtan adam Santiago’yu sarayına getirir ve onu bir teste tabi tutar. Test için ona içerisinde yağ olan bir kaşık verir ve bu kaşıktaki yağı dökmemesi gerektiğini söyler. Ardından sarayda gezmesi için Santiago’ya izin verir.

Kaşıktaki Yağı Dökmeden Güzellikleri Gör

İki saat boyunca sarayda gezen çoban Santiago’nun gözleri hep kaşığın üzerindedir. Kral ona sarayın güzel mimari yapılarını görüp görmediğini sorunca görmediğini söyleyen Santiago tekrar sarayı gezer. Bu sefer de sarayın tüm güzelliklerini gören çoban, kaşığı unutarak tüm yağı döker. Bunun karşısında kral ona “Mutluluğun gizi dünyanın tüm harikalarını görmektir. Fakat kaşıktaki yapı dökmeden.” der. Sonrasında çoban 6 koyununu krala vererek Urin ve Tummini isimli iki taşı kraldan alır. Biri beyaz biri siyah olan bu taşların siyah olanı ‘evet’ beyaz olanı ‘hayır’ anlamını taşır. Zor zamanlarında kullanması gerektiğini söyleyen kral, kararlarını kendinin vermesi gerektiği konusunda Santiago’yu uyarır.

Santiago Mısır’ a Gidiyor

Mısır’a gitmek için koyun sürüsü satan çoban yola çıkar. Artık hazinesinin peşinde olan bir gezgindir. Afrika’da bulunan ve liman şehir olan Tanca’ ya geldiğinde ilk gördüğü kahvehane kapısından girip Mısır’ a gitmek için yardım ister. Simyacı ile Mısır’ da karşılaşacağından habersizdir.

Santiago orada rehber olduğunu söyleyen Arap bir çocukla tanışır ve onunla beraber pazara gider. Çocuk burada kendisi dolandırır ve kaçar. Parasız kalan Santiago bir billuriyeci dükkanında işe başlar. Billuriyeci Mekke’ ye gidip hacı olmayı hayal ediyordur. Kişisel menkıbeleri benzeyen bu iki kişinin para kazanmak için yıllarca çalışması gerekmektedir. Fakat kristal bardaklarda çay satarak hem çay parası alan hem de bardaklarını tanıtan Santiago sayesinde büyük kâr elde ederler. Parasını kazandıktan sonra hayali olan Mısır’ a gidebilmek için tekrar yola koyulur Santiago. Kervancıyla anlaşır ve Al-Fayoum’ a gider. Kabileler arası çıkan savaş sonucu ilerleyemez ve burada misafir edilir. Yoluna devam ederken bir İngiliz’ e rastlar. İngiliz bir Simyacı aradığından bahseder. Sonra beraber yürürken bir ihtiyara rastlarlar ve vahada bir Simyacı yaşadığını ve kabile reislerinin dahi ona çok zor ulaşabildiğini öğrenirler.

Santiago, Fatıma’ ya Aşık Olur

Omuzunda testi, yüzünde siyah peçe olan Fatıma’ ya aşık olan Santiago, onunla evlenmek ister. Daha sonra İngiliz ona kurşunun Simyacı tarafından altına dönüştürülebildiğini söyler. İngiliz’in neden Simyacı aradığını anlayan Santiago’nun aklı hep Fatıma’ da iken onun için hayallerinden vazgeçmeyi düşünür. Fakat Fatıma ona kişisel menkıbesini gerçekleştirmesi gerektiğini söyler. Al-Fayoum’a baskın düzenlendiği vakit Santiago güneye doğru yürüyordur. Simyacı kılavuzluk ederek Santiago’nun hazineye ulaşmasını sağlayacaktır. Fatıma ile vedalaşıp geri döneceğini söyleyen gezgincimiz yola koyulur.

Henüz Simyacı ile yeni tanışan Santiago, doğru yolda olduğunu anlar. Evrensel dil ve işaretleri öğrenen Santiago, yol arkadaşıyla birlikte bir manastıra denk gelir. Burada Simyacı kurşunu gerçekten de altına çevirir. Simyacı ile ayrılan ve ondan aldığı bir parça altınla yoluna yalnız olarak devam eden Santiago’nun bir saatten az bir yolu kalmıştır. Kalbinin ona hazinenin yerini söyleyeceğine inanır.

Santiago ve Mülteciler

Yolun büyük kısmını geride bırakan gezginimiz Simyacı sayesinde sonunda kumulların tepesini de aşmıştır. Mısır Piramitleri net olarak göründüğünde dizlerinin üstüne çöken Santiago, Tanrı’ ya şükreder. Hazinesine erişmek için kumulu tüm gece kazar fakat bir şey bulamaz. Yorgunluktan uyuya kalır ve aniden ayak sesleri ile uyanır. Gelen mültecilerdir ve ondan altınlarını alırlar. Kumulların kazılmış olduğunu görüp altınların buradan çıktığını düşünerek Santiago’ya daha da kazmasını söylerler. Kumullardan bir şey çıkmayınca mülteciler Santiago’ya saldırır ve vurmaya başlarlar.

Bu sırada Santiago, mültecilere rüyasında aradığı hazineyi piramitlerde bulacağını gördüğünü söyler. Mülteci’ de cevap olarak onun da rüyasında İspanya’ ya gitmesi gerektiğini, koyunlarını otlatan bir çobanın bulunduğu bir incir ağacının dibini kazarak altın bulacağını gördüğünü söyler. Fakat aynı rüyayı iki kez gördüğü için İspanya’ ya gitmesinin saçma olduğunu söyler. Daha sonra Santiago’nun her şeyini alarak onu serbest bırakırlar.

Santiago ve Hazinesi

Mültecilerin serbest bıraktığı Santiago, gerçekleri anlar ve kişisel menkıbesini gerçekleştirdiğine inanır. Sonuçta kalbinin sesini dinlemiş ve onun götürdüğü yere kadar gitmiştir. Aradığı hazineyi de nihayet bulmuştur. Yola çıkmadan önce babasının söylediği sözlerde belirttiği gibi asıl hazinenin arkasında bıraktığı ülkesi olduğunu anlar. Ülkesine geri döner ve kendisine saldıran, rüyasını anlatan mültecinin dediği gibi incir ağacının altını kazar. Gerçekten de koyun sürüsü ile geceyi geçirdiği yıkık kilisenin bahçesinde bulunan o incir ağacının altında Santiago’nun hazinesi vardır.

İçerisinde mücevher dolu bir sandık bulan Santiago, rüyasında gördüğü hazineyi, büyük bir serüvenden sonra kendi ülkesinde bulmuştur. Romanın sonu ise Santiago’nun çölde karşılaşıp âşık olduğu çöl kadını Fatıma’ ya seslenişi ile biter. Kişisel menkıbesini gerçekleştiren Santiago, rüyasında görüp Mısır’ da aradığı hazinenin kendi topraklarında bulunduğunu anlar.

Paulo Coelho: Simyaci

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir