Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek romanı, ırkçılık ve toplumsal değerler üzerine yazılmış ve sinemaya da uyarlanmış en etkileyici kitaplardan birisidir. Roman 1800’lü yıllarda Alabama eyaletinin Maycomb adlı kasabasında geçer. Bu kasabada yaşayan Atticus kendisinden on beş yaş küçük olan bir kadınla evlenir. İki tane çocukları olur. Büyük olan oğlu Jem ve ondan dört yaş küçük olan kızı Scoud, Scoud doğduktan iki yıl sonra annelerini kaybeder. Scout onu çok hatırlayamasa da Jem bu olaydan çok etkilenir. Scoud dokuz yaşına gelmiştir ve roman onun ağzından anlatılır. Çocukça bir bakış açısına sahip olan Bülbülü Öldürmek Scout’un gözünden aktarılır. Amerikan iç savaşı, kasabaya etkileri ve dönemin siyasi olayları da kitabın arka planında her zaman anlatılır.
Radley Ailesi
Scout kasabasını ve ailesini tanıttıktan sonra kasabada başka bir aile olan Radley’lerden bahseder. Boo, Radley ailesinin küçük yaşta kaybolan çocuğunun ismidir. Bu olaydan sonra aile içine kapanmış ve hiç dışarı çıkmamıştır. Bu yüzden kasabadaki çocuklar onları hayalet aile evlerini de hayalet ev olarak adlandırır. Aslında neden çıkmadıkları fazla bilinmez ve roman boyunca merak edilen bir konu olarak kalır. Radley ailesinden sonra, Scout Bülbülü Öldürmek kitabının ilerleyen bölümlerinde, kasabadaki siyasi ve toplumsal olayları, Kızılderililere ve siyahlara olan yaklaşımı anlatır. Scout dışında romanın başkahramanları arasında kendisinden dört yaş büyük olan ağabeyi Jem, babası Atticus ve Scout’un sevgilisi Dill de yer alır. Dill her yaz kasabaya gelen ve Jem ve Scout’la oynayan bir çocuktur. Babası yoktur ve o da toplumsal yeri konusunda kasabada sorun yaşayanlardan birisidir.
Siyahlara Olan Tavır
Bülbülü Öldürmek bugüne kadar yazılan en iyi büyüme hikayesinin anlatıldığı romanlardan birisidir. Yazarın gözünden çocukların oyun ve düşünce dünyası açık bir şekilde ortaya serilir. Ergenliğe giren çocuklardaki değişimler ve toplumsal kuralların çocuklar üzerindeki etkileri ayrıntılı gözlemlerle yansıtılır. Bu açıdan özellikle ergenliğe yakın olan çocukları anlamak ve değerlendirmek için bu roman iyi bir kaynaktır. Yazar, Amerikan toplumunda siyahlara karşı olan tavrı ele alır. Kendi ailesi ve babası beyaz olmasına rağmen babası Atticus kasabadaki siyahların savunuculuğu yapan bir avukattır. Ama kasabadaki herkes bu yüzden babasına karşı tavır almaya başlamıştır.
Kasabadaki Toplumsal Ayrım
1800’lü yıllarda Amerika’da zencilerin yaşadığı yerler ve beyazlarınki arasında sıkı bir ayrım vardır. Siyahların gittikler okullar ve kiliseleri bile farklıdır. Bülbülü Öldürmek bu ayrımın ve onun çocuklar üzerinde bıraktığı etkinin anlatıldığı bir romandır. Scout ağzından konuşan yazar çoğu zaman kendi düşüncelerini babası Atticus’a söyletir. Atticus bu anlamda romandaki en derin düşünen ve felsefi karakterlerden birisidir. Çocuklarının geniş ve rahat düşünmesi ve özgürce yorum yapabilmesi için büyük bir katkı sunar. Onlara bütün olayları farklı bir gözle ve çok daha geniş bir şekilde değerlendirme imkanı vermeye çalışır. Toplumsal normların dışında ve mahalle baskısından uzak bir şekilde yetişmeleri için elinden geleni yapar.
Bayan Dubose’un Ölümü
Scout ve jem’in babası Atticuc’un kasabadaki siyahların davasına bakması, sürekli kasabadakilerin ve komşuları Bayan Dubose’un tepkisiyle karşılaşır. Bir gün Bayan Dubose babası hakkında kötü konuşunca Jem onun bahçesindeki çiçekleri koparır. Atticus oğlundan Bayan Dubose’dan özür dilemesi söyler. Bayan Dubose ise her gün gelip kendisine şarkı söylemesi karşılığında onu affedeceğini söyler. Bu sırada her yaz onlarla birlikte vakit geçiren Dill’le görüşmeye devam eden Scout zamanla ona olan aşkının alışkanlıktan ibaret olduğunu fark eder. Artık Dill de daha az onların yanına gelir. Scout ve Jem de günlerinin büyük bir kısmını Bayan Dubose ve kitaplarla geçirir. Ancak Bayan Dubose bir gün çok fazla morfin aldığı için ölür. Çocukların bu durumu daha normal karşılamaları için Atticus Bayan Dubose’un özgürlük hakkını kullandığını ve ağrılarından kurtulmak için hayatına son verdiğini anlatır.
Bülbül, Özgürlük ve Toplumsal Normlar
Atticus’a göre özgürlük sadece istediğini yapmakla sınırlı değildir. Her zaman dik durmak ve en kötü durumlarda bile hiç vazgeçmeden en iyisini yapabilmeyi de kapsar. Bütün insanların güneşten yararlanması, rahatça dolaşması ve özgürce şarkı söylemesi de özgürlüktür. Başkalarına zarar vermeden en iyisini yapmak özgürlüktür. Bir gün bahçelerinde kuşları kovalayan ve onlara çifte atan çocuklarına Atticus kargaları öldürebileceklerini ama asla bülbüle dokunmamaları gerektiğini söyler. Çünkü bülbül hiç bir tarlaya ve sebzeye zarar vermez. Sadece özgürce güzel sesiyle şarkı söyler. Bu yüzden onu öldürmek günahtır. Bu Atticus’un günahtan bahsettiği ilk andır ve kasabadaki herkes de bu inancı taşır. Bülbülü Öldürmek ismi de buradan gelmiştir.
Tom’un Davası
Kasabada Ewell soyadını taşıyan bir aile vardır ve kızları tecavüze uğramıştır. Henüz kimin yaptığı bilinmese de sırf siyah olduğu için Tom suçlanır. Atticus da Tom’un davasını savunur ve herkesin tepkisini üzerine çeker. Atticus, Tom’un masum olduğunu ispatlamaya çalışırken Tom hapishaneden kaçarken öldürülür. Tom kaçmak ister çünkü davanın sonunda mutlaka öldürüleceğini düşünür. Siyahlar tecavüzle suçlandığında genelde idam edilir. Babaları istemese de çocukları davayı gizlice takip eder ve bu olay onları çok sarsar. Bu arada baba Ewell Atticus’a çok kızmıştır ve bunun intikamını çocuklarından almak ister. Okuldan dönen çocukları bir yerde kıstırır ve bıçaklamaya çalışır. Ama kendisi bıçağın üzerine düşerek ölür. Olay sırasında Jem’in kolu kırılır. Bu arada Tom2un kimseye tecavüz etmediği de olaydan sonra ortaya çıkar.
Çocukların Dünyası
Bülbülü Öldürmek hem toplumsal olayların gerisindeki önyargılara hem de bu önyargıların çocuklar tarafından yok edilişini anlatır. Bülbüller ve masum insanlar kitabın her yerinde bir tutulmuştur. Çocuklar ve bülbüller ve Tom arasında da bir bağlantı kurulur. Çocukların korkusuzluğu, ağaç kovuğuna saklanan hediyeler, dünyayı merak etmeleri ve hayatı algılama biçimi kitabın çok daha zevkli ve eğlenceli bir anlatıma kavuşmasını sağlamıştır. Yazar kendi kasabasında yaşanan olaylardan etkilenmiştir.
Toplumsal Adalet
1800’lü yıllar Amerika’da büyük bir ekonomik krizin olduğu ve siyahlara karşı baskının arttığı yıllardır. Bütün bu olayları dokuz yaşındaki bir kızın gözünden anlatan Bülbülü Öldürmek hem tarzı hem de içeriği ile en ilgi çekici hikayelerden birisidir. Kasabadaki herkesin maddi durumunun kötü olması, birbirlerine karşı önyargılı olmaları ve Radley’lerin sırf bu yüzden oğulları Boo’yu herkesten saklanan bir psikopata dönüştürmesi ince tahlillerle birlikte verilir. Romanın sonuna doğru aslında Radley’lerin oğlu Boo’nun kaybolmadığı ve Jem ve Scout’a gizlice hediyeler verdiği de ortaya çıkar.
İçine Kapanık bir Amerikan Ksabası
Mycomb kasabasında hiç kimse dışarıdan birisiyle evlenmez. Çünkü kasaba içine kapanık, yoksul, dışarıya açılmaktan korkan ve önyargılar ve çeşitli kabullenişlerle dolu bir yerdir. Bu anlamda Bülbülü Öldürmek bir kasaba ve taşra hayatının nasıl olduğunu da incelikle dile getiren bir romandır. Çocukların ağzından anlatılan büyüme hikayelerini seven ve ince çözümlemelerle dolu bir roman okumak isteyen herkes için Bülbülü Öldürmek en güzel seçeneklerden birisidir. Daha önce okumamış olan herkese önerilir.
Harper Lee: Bülbülü Öldürmek